Phileas Fogg, kimsenin hakkında hiçbir şey bilmediği zengin ve kibar
bir İngiliz beyefendisidir. Son derece düzenli bir hayat sürmesi, titiz
ve dakik yaşayan biri olmasıyla ünlüdür. Bir gün, üyesi olduğu “Londra
Kulübü”nde, gerçekleştirilmesi imkânsız gibi görünen bir konuda,
servetinin yarısını ortaya koyarak iddiaya girer: Dünyanın çevresini 80
günde dolaşacaktır, hem de bunu, önceden bir plan program yapmadan
gerçekleştirecektir. “Beyler, 21 Aralık günü beni burada bekleyin”
demeyi de ihmal etmez.
Fogg, tek bir gecikme ya da tek bir aksilik sonucu her şeyini
kaybetmesine neden olacak bu imkânsız yolculuğa yardımcısı Passeportaut
eşliğinde koyulur.
Bu arada, bir dedektif Fix, bir banka soyguncusunun peşindedir. Banka
soyguncusu, Bay Foog’a çok benzemektedir. Bu yüzden, dedektif Fogg ve
yardımcısını adım adım izlemektedir. Hatta, “soyguncuyu buldum” diye
merkezine haber verip, tutuklamak için izin ister. Çünkü yaptığı
istihbarata göre, Fogg İngiltere’den çok acele çıkmıştır ve de yanında
büyük miktarda da para taşımaktadır.
Üç kahramanımızın bindiği gemi Afrika’ya varmıştır. Afrika’dan 14
Ekim’de Aden’e, oradan 20 Ekim’de Hindistan’ın Bombay limanına varırlar.
Dedektif Fix, Hindistan polisinden Fogg’un tutuklanmasmı ister. Hind
polisi, İngiltere’den emir gelmeden bu işi yapamayacaklarını belirtip,
reddeder.
Bombay’da, Fogg’un yardımcısı, treni beklerlerken, bir tapınağa ayakkabı
ile girdiği için, ayakkabıları çıkartılarak tapınaktan sille tokat
atılır. Bunu efendisine söylemez.
Trene binip, Hindistan’ın içlerine doğru yola koyulurlar. Ancak, tren
hattı henüz tamamlanmadığı için, Tren belli bir yerde durur. Daha ileri
gitmesi mümkün değildir. Araya araya bir fil bulup, satın alırlar. Ve
yola koyulurlar. Hedef Kalküta’dır.
Yolda, fil duraklar. İnsan kokusu almıştır. Saklanırlar. Bir kafile,
aralarında bir ceset ve kurban edecekleri bir genç kız den geçip gider.
Sabaha kadar bekleyip kızı kurtarırlar. Artık dört kişi olmuşlardır.
Kalküta’ya varırlar. Rehber ve fili geri gönderirler. Kız yanlarında
kalır. Kızın adı Aouda’dır.
Kız, hayretler içindeydi. Bir gün önce ölmüş olacaktı. Bugün ise yabancı insanlarla bir arada bulunuyordu.
Akşam, gemiye binirj gitmelerine beş saat varken, yanlarına yaklaşan bir
polis onları müdüriyete davet etti. Durum anlaşılmıştı. Dedektif Fix,
Fogg’u tutuklatamayınca, yardımcısının tapınağa, ayakkabı ile girmesi
konusunu işleyerek, rahiplerin şikâyetçi olmasını sağlamış, böylelikle
de polis olaya el koymuştu. İki bin pound ödeyerek kefaletle serbest
kaldılar.
Hemen bir gemiye binip Hong Kong’a doğru yola düştüler. Dedektif Fix
yine peşlerindeydi. Hong Kong’da kendilerini götürecek, gemiyi
beklerlerken, Detektif Fix, Bay Fogg’un yardımcısıyla ahbaplığı
ilerletir. Ona polis olduğunu açıklar. Yardımcı, efendisine geminin
kalkış saatini bildiremesin diye de onu sarhoş edip, oyalaı.
Bu esnada, bay Fogg Hong Kong çarşılarında alışveriş için gezmektedir.
Gece yatar. Sabah gemiyi kaçırdığını anlar. Fix yanma yaklaşır.
Sevincini belli etmeden, onunla konuşur. Çünkü en yakın gemi bir
haftadan önce gelmeyecektir.
Fogg bir kayık kiralar. Bilmeden, Fix’i de kendileri ile birlikte gitme
teklifini, Fix mennuniyetle kabul eder. Küçük tekne ile yola çıkarlar.
Yardımcı ise, gemidedir. Gece uyanmış, koşa koşa kendisini gemiye
atmıştır. Efendisinin olmadığını ancak, gemi hareket ettikten sonra
anlayabilmiştir. Ama iş işten geçmiştir. Geminin vardığı yerde,
Amerika’ya gitmek için gemi aramaya başlar. Parası olmadığı için,
aşçılık yapmaya bile razıdır. Böyle dolaşırken, bir sirke uzun
burunluların alınacağı ilanını görür. Müracaat eder ve karın tokluğuna
çalışmaya razı olur. ‘ ¦ r .
Bir gün akşam, gösteriden sonra, seyirciler arasında oturan Efendisi Bay
Fogg’u görünce hayretlere düşer. Yine bir araya gelirler. Albay Stamp
Proctor isimli birisi ile kavga ettiler….
Hep birlikte, General Grand gemisi ile Amerika’ya doğru yola
çıkarlar. 3 Aralık’ta San Fransisco’ya ulaşırlar. Tüm aksaklıklara
rağmen, Fogg’un hedeflediği tarihte bir sapma olmamıştır.
Fakat, aksilikler de bitmemişti. Amerika’da kavga ettikleri Albay,
peşlerindeydi. Nitekim trende Bay Fogg’la karşılaşırlar ve düello için
trenin arkasına doğru yürürler. Tam bu esnada, Kızılderililer trene
saldırır. Fogg’un yardımcısının cesareti sayesinde bu saldırı
püskürtülür. Bu arada Albay yaralanmış, yardımcısı ise kaybolmuştur.
Fogg treni kaçırma pahasına gider ve yardımcısını bulur. Bu sefer temin
ettikleri bir kızakla yollarına devam edip ve Omaha’ya vardılar..
Omaha’dan da trenle Şikago’ya kadar geldiler. 10 Aralık’ta ise New
York’taydılar. Ancak, gidecekleri gemiyi kaçırmışlardı.
Ama, Bay Fogg’un durmaya niyeti yoktu. 8000 dolara bir gemi kiralar ve
ertesi gün yolculuğa çıkarlar. Hiçbir limana yanaşıp yakıt ikmali
yapmadıkları için, yolda geminin kömürü biter. Bay Fogg, bu sefer de
gemiyi sahibinden 60 bin dolara satın alır. Ve gemi, üst tarafında
ağaçtan yapılma ne varsa yakarak yoluna devam edip, İrlanda’ya kadar
varır. Artık yol yaklaşmıştı. İrlanda’dan önce bir trene, sonra da bir
gemiye binerek Liverpool’a vardılar.
Liverpool’da, dedektif Fİx Bay Fogg’a yanaşıp ismini sordu ve “İngiliz Kraliçesi adına sizi tutukluyorum” dedi.
Fogg’un canı çok sıkılmıştı. Saatini önüne koymuş, durmadan bakıyordu.
Birkaç saat geçmemişti ki, Fix içeri girerek, “Sizden özür diliyorum
bayım, gerçek hırsız üç gün önce yoklanmış” dedi. Fogg ayağa kalktı ve
Detektife esaslı bir yumruk atarak onun ayaklarını yerden kesti.
Hemen istasyona koştular. Tren yoktu. Bay Fogg özel bir tren tuttu.
Dokuza on kala Londra’ya vardılar. Ancak, geç kalmış ve bahsi
kaybetmişti.
Evine geldi ve odasına kapandı. Ertesi gün Aouda ile konuşmaya başladı.
“Seninle ilgili çok güzel düşüncelerim vardı. Ancak, şimdi her şeyini kaybetmiş birisiyim. Sana ancak, az bir para verebilirim.”
Aouda, “hayatımı kurtardınız, sizden daha başka ne isteyebilirim. Hem ben sizi seviyorum ” dedi.
Evlenmeye karar verdiler….Bir gün sonra, akşam evleneceklerdi.
Fogg’un beş arkadaşı, dakikaları sayıyorlar, Fogg’un artık
gelemeyeceğini hesap ediyorlardı. Tam saatinde, Fogg içeri girdi ve
“geldim” dedi
Bu nasıl olmuştu. Gayet basit. Fogg ve arkadaşları bir gün erken
gelmişlerdi. Ancak, Bay Fogg, bunun farkında değildi. Yardımcı ertesi
gün kendisini az bir zaman kala ikaz etmese, yine farkında olmayacaktı…
Ve Bay Fogg artık yine zengin bir adamdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder